Yenilgi
- Mezardaki Çiçek
- 27 Ara 2024
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 31 May
28/02/2024
1 aydan uzun süredir Onsrayla konuşmamıştık. Gece 2 civarı Onsraya mesaj attım ve uyku sersemi neredeyse ilanı aşk yapmışım. Derin bir nefes alıp okumaya başlayın. Çünkü ben yazarken aynısını yapacağım.
Bay Xianguyla son görüşmemizde Onsra için neler söylediğini biliyorsunuz. Bunları ona anlattım. Bay Xiangu'nun bana sorduğu sorudan bahsettim. Son günlerde bu çok kafamı kurcalıyordu. Bu sorudan bahsettikten sonra tam 10 dakika boyunca soruya verebileceğim bir cevap aradım. Aklıma gelen her şeyi Onsra'ya yazdım. Buraya ekleyeceğim şimdi. "Tam 10 dakikadır sorunun cevabını düşünüyorum, o dönemki duygularımı çok net hatırlayamasamda sanırım cevabı buldum. O gün eğer sana ulaşabilme gibi bir ihtimalim olsaydı eminim Lara'nın söylediklerini sorgulardım ve sana inanırdım. Çünkü o an öyle bir şey olmadığını öğrenmeye çok ihtiyacım vardı ama sana sorabilme gibi ihtimalim yoktu. Paulo'ya güvenememiştim, eğer Lara doğruları söylüyorsa belki arkadaşın diye seni savunur diye düşünmüştüm.. yok yine tam cevap değil galiba. O döneme ait net bildiğim tek şey beni gerçekten sevdiğin ama onuda mallığımdan kaynaklı baya geç fark ettim. Teşhis konuldu: Koca bi aptalım."
Aynı günün akşamı saat 22:39'da görüldü attığını fark ettim ve hemen özür mesajı attım. Uyku sersemi saçmalamıştım işte. Sorun olmadığını söyledi. "Bazen düşündüklerimi dışa vurmamam lazım ama uykulu halime çözüm bulamadım daha." dedim ve düşüncelerimi dışa vurmam gerektiğini söyledi. "Kaç sene önceki olay hakkında hâlâ konuşmam uygun değil. Takıntılı manyak gibi görünüyorum." dedim ve mesajı gördüğü gibi beni görüntülü aradı. Hiç beklemediğim için başta şaşırıp bir süre ekranla bakıştım. Elime telefonumu alıp hızla aramasını cevapladım ve telefonumu sabitledim. Uyumak üzere olduğum için yatağımda uzanıyordum.
Öncelikle nasıl hissettiğimi sordu. Eğer yardım edebileceği bir şey varsa yardım edebileceğini söyledi ve yine doktorculuk oynadık. Şuan orada trendyol gibi bir şirkette çalışıyormuş. Günde 25 saat çalıştığını söyledi. Bu durumda nefes almaya dahi vakti yok demekti. Siz ne düşündüğümü anladınız değil mi? Evet, bu kadar yoğunken boş vaktini kendi saçmalıklarım için harcamasına izin veremezdim. Her neyse, havadan sudan muhabbet ederken sigara içip içmediğimi sordu. Hemen hemen her konuşmamızda şu muhabbet dönmesine rağmen her cevabıma nasıl ilk defa duymuş gibi tepki veriyor bilmiyorum. Sigara içmediğimi ve hatta alkol bile içmediğimi söyleyince baya şaşırdı. Verdiği tepkileri görmeliydiniz. Rönesans böyle aydınlanma yaşamamıştır. "Şimdi sen hiç içmedin. Akciğerlerin falan her şeyin tertemiz. Alkol kafasını da bilmiyorsun. Kaç yaşına girecektin, 21 mi? Bu arada doğum günün ne zamandı?" dedi. Yaş konusunda onu onaylayıp doğum günümü söylediğimde annesiyle doğum günümün aynı olduğunu söyledi. Değişik bir tesadüf. "O tarihte doğan tek kişi benim sanıyordum, vay be. Yalnız değilmişim. Bunu bilmek güzel hissettirdi." dedim ve "Güzel hissettirmesine sevindim." dedi.
Yine bu konu üstünde konuşurken bana "Bu kadar temizken nasıl yanlış birini sevebiliyorsun?" dedi. Anlık duyduğum bu soruyla afalladım. Sigara veya alkol tüketmiyor olmamla şerefsiz kişilerle ilişki yaşamam ne alaka diye düşündüm. "Yani beni nasıl seviyorsun? Sen tertemizsin bir de bana bak. Senin karşında senin asla tüketmeyeceğin bir şeyi tüketiyorum." dedi. Cidden sordu mu bunu? "Sence mesele senin ne içip içmemen mi?" dedim. Gülüp haklı olduğumu söyledi. Eğer bunlara takılı kalmış olsaydım Onsra'nın kalbine haksızlık etmiş olmaz mıydım? İçindeki iyiliği görebiliyorken sırf benim sevmediğim şeyleri tüketiyor diye nasıl onu görmezden gelebilirdim?
"Ablam bir keresinde bana kocan senle içmek istese içmeyecek misin yani demişti. İçmeyeceğimi ve hatta kocam olacaksa mümkünse bu tür şeyleri bırakması gerektiğini söylemiştim. İllaki içecekse ben onunla içmem. Gerçi ben evlenmeyide hiç düşünmüyorum ama illa evleneceksem böyle hani ola ki.." İşte bu anda kitlendim. Nasıl tarif edeceğimi bilemez halde düşünürken Onsra kendi adını soyadını söyleyerek bir cümle kurdu. Soyad kısmına X diyelim. "Mesela Onsra X gelse?" dedi. Hafifçe kaşlarımı çatıp bakışlarımı ona doğru çevirip "Ne?" dedim. "Mesela ben gelsem?" dedi. Pekala, biraz sakinleşmenizi bekleyeceğim. Derin nefesler alıp verin lütfen. Sakin misiniz? Dolaylı yoldan evlenme teklifine benzediğini biliyorum, sakinleşin lütfen. Tamam mı? Devam ediyorum.
Gülerek "Mesela seninle evlensek ve sen içmek istersen içebilirsin. Ama sonrasında o kokuyu gidermeden yanıma yaklaşamazsın çünkü o koku beni aşırı rahatsız ediyor." dedim. "Peki karşı mısın bu tür şeylere?" dedi. "Değilim, herkes istediğini içmekte özgür. Tabi içmeseler daha iyi olurdu." dedim. Evet, biliyorum. İçinizden geçen her düşünceyi biliyorum. Ama aklınızdan geçenleri yapamayacak kadar hâlâ kırılganım. Beni isteyerek kırmayacağını bilsemde son ilişkilerde yaşadıklarım çok ağırdı. Anlayış bekliyorum. Zaten ona yaptığım playlisti gönderdim ve dinlediğinde beni aramasını söyledim.
"Bastırılan Duygular" "Sonsuzluğa Haykırmak" ve "Kabullenme" başlıklı yazılarımı ona kendim okuyacağımı söyledim. Bunun anlamını biliyorsunuz değil mi? Duyacağım şeyleri bile bile kendimi uçurumun kenarına ittim. Artık bu durumdan daha fazla kaçamam, zorlanıyorum. Bir kez daha yenildim. Zaten ben ne zaman ona karşı yenilmemiştim ki?
Comments