top of page

Psikolog Onsra

Güncelleme tarihi: 31 May

12/01/2024


Başlığa böyle yazınca kafanızın karıştığına eminim ama günün espirisi olduğundan başlığı böyle tutmak istedim. Okudukça başlığa bakıp güleceksiniz benim gibi. Belki de gülmezsiniz, bilemedim.


Satürn'ün şarkılı mesajından sonraki gün Onsra'ya onunla konuşmak istediğime dair mesaj attım. Bu kez konuştuğumuz saatlerde değişiklik oldu ve yüksek ihtimal bundan sonra bu saat dilimlerinde telefonda konuşabileceğiz. Bu kez gece uyumaması gereken kişi bendim. Orada saatler ileri alındığı için saat farkımız 7-8'e yükseldi. Bu durum konuşma imkanımızı bir tık daha zor duruma getirmiş oldu.


Bizde saat 01:13 ken sesli arama başlattı. Bu şekilde başlaması iyiydi çünkü görüntülü arasaydı konuya girmekte daha çok zorlanırdım. "Ne anlatacaksın bakalım?" dedi ve bir süre karşımdaki duvara baktım. Dudaklarımı her araladığımda konuşmaya çalışmak daha zor bir hale geliyordu. "Konuya nasıl gireceğimi bilemiyorum." dedim ve bunda zorlanıyorsam direkt söylememin daha kolay olacağını söyledi. Derin bir nefes alıp bir süre daha sessiz kaldıktan sonra dudaklarımı araladığım ilk an konuyu söyledim: "Çok küçük yaşlarda tacize uğradığımı düşünüyordum ve bu konu hakkındaki her şeyi öğrendim."


Bir süre cevap bekledim. Böyle hassas bir konu hakkında konuşacağımı tahmin edemediğinden haliyle şaşırdı. Önce nasıl öğrendiğimi ve nasıl hissettirdiğini sordu. Kısaca anlattım, detaya inmek istemedim çünkü hatırladıkça midem bulanıyordu. "O zaman şöyle yapalım, madem bu sosyal hayatını bu kadar etkiliyor o zaman kafanı dağıtacak şeyler yapalım. Gerçi ben buradan çok yardımcı olamam ama elimden geleni yaparım." dedi. Temas problemimden henüz bahsetmediğim için bu tatlı düşüncesi beni gülümsetmişti. Kafamı dağıtarak düşünmemi engellerse her şeyin geçeceğini düşünüyordu.


"Senin sandığın gibi bir şey değil bu, temas sorunum var. Yani hiçbir şekilde bir erkeğe temas edemiyorum. Bu yüzden ilişkilerim hiç yürümedi zaten." dedim. "Sevgilinden sana niye zarar gels-" bu cümlesini yarıda kesip "Onlar tarafından da tacize uğradım." dedim ve ikinci bir şok daha geçirmesine sebep oldum. Bir süre hiçbir şey diyemedi. Kısa bir sessizlik oldu. Ne demesi gerektiğini bilemedi sanırım. "Neden bütün kötü şeyler hep seni, bizi buluyor?" dedi. Cevabı cidden bilmiyordum.


Temas sorunumun nasıl bir şey olduğunu sordu ve anlatmaya başladım. Benim açımdan ne kadar büyük bir sıkıntı olduğunu anlamak için pek çok soru sordu. Bunun için psikoloğa gideceğimi öğrenince "Bak şimdi ben senden para almayacağım. Ben senin psikoloğun olacağım. Bak nasıl hızlıca halledeceğim." dedi ve güldü. Bu lafı benide güldürmüştü. İyi hissetmem için bir doktorculuk oynamadığımız kalmıştı zaten. Kendini doktorculuk oyununa hazır hissettiğinde "Evet Moon hanım, sizi dinliyorum. Sıkıntınız neydi?" dedi ve bu daha çok gülmeme sebep oldu. Ardından kameralarımızı açtık zaten.


Bir süre nasıl bir şey olduğunu anlattım. Tam kavrayamadığı için "Bence deneye deneye aşabilirsin. Mesela ilkinde elini tutarsın rahatsız hissedersin. İkinciye tutarsın rahatsız hissedersin ve bu üç, dört diye devam eder. Bir süre sonra alışacağın için rahatsız hissedeceğini sanmıyorum." dedi. Gülümseyip keşke sandığı kadar basit olabileceğini söyledim. Anlamakta cidden güçlük çektiği için canlandırma yapmaya karar verdik. İkimizde telefonumuzu biraz uzağa sabitledik ve her temasta farklı tepkiler verdiğim için temas türünü onun seçmesine izin verdim. Onsra sarılmayı seçti.


Direkt sarılmayı seçmiş olması bile o an gerilmeme yetmişti. Onsra kollarını iki yana açtığında nefesimin kesildiğini ve bedenimin yavaş yavaş kasıldığını hissettim. "Şuan sana sarılmaya geliyorum." dedi ve böyle sesli anlatacağını tahmin etmediğimden daha çok gerilmeye başladım. Kollarım istemsizce arkama gitti ve sol elimle sağ bileğimi sıkmaya başladım. "Yaklaştım, çok yakınındayım şuan. Sana sarılmama birkaç adım kaldı." dedi. Artık benim için ona bakmak bile çok zordu. Sanki gerçekten dibimdeydi ve bana sarılmaya geliyor gibiydi. Canlandırma yaparken cidden kasılacağımı tahmin etmemiştim. Sağ bileğimi tüm gücümle sıkmaya başladım o an. "Üç, iki ve bir. Sarıldım şuan." dedi ve kalbim deli gibi atmaya başladı. Ufak bir canlandırma atağımı tetiklemişti resmen. Put gibi öylece durdum. Onsra gülümseyerek bana bakıyordu ve tepki vermemi bekliyordu. "Ben sana gerçekte sarılsam böyle put gibi duracak mısın?" dedi. Aslında çok çok nadiren emaneten dokunup sarılırdım ama şu durumu göz önünde bulundurup hayal edeceksek kımıldamamın imkanı yoktu. Daha fazla rahatsız hissetmemem için geri çekilip kollarını indirdiğinde ciddi ciddi telefona yaklaşmış olduğunu ancak fark etmiştim. "Tamam, şimdi daha iyi anladım. Tüm vücudun kaskatı kesiliyor ve hareket edemiyorsun." dedi. Onun geri çekilmesiyle vücudum kendini salmıştı ve bileğimin acısını o an hissetmiştim.


Böyle bir durum için nasıl tavsiye vermesi gerektiğini bilemediğini söyledi. İlk kez böyle bir durumla karşılaşmıştı. Bir süre ne yapılabilir diye düşündü ama elle tutulur hiçbir şey bulamadı. Bana yardımcı olabilme düşüncesiyle yaptığı her türlü denemesi gerçekten çok tatlıydı.


"Yüz yüze hiç görüşmedik ama her anımıza şahit olduk. Kötü veya iyi hissettiğimizde birbirimize anlattık. Yan yana değildik ama güzel vakit geçirdik. Senin küçük halini de hatırlıyorum ve şuan sana bakıyorum, gerçekten çok güzelleştin. Çok güzelsin." dedi. Beklemediğim anda gelen bu iltifat şaşırmama sebep oldu açıkçası. Sanki önceki konuşmalarımızda bana hiç iltifat etmemiş gibi tepki veriyordum. Önceki yıllarda hiç iltifat etmediğinden hâlâ bu durum bana çok garip geliyordu. Sadece teşekkür edebildim. Bu iltifatlara alışmalı mıyım bilmiyorum ama gerçekten daha önce bana bunları söylediğini hiç hatırlamıyorum.


Youtube videoları atıp atmadığımı sordu. -Evet, kendime ait küçük bir kanalım var ve canım sıkıldıkça orada video paylaşıyorum.- Geçen ay paylaştığım videodan bahsettim ve bilgisayardan direkt kanalıma girip videoyu açtı. "Senin bu Kore, Japonya sevdan nereden geliyor? Baya koleksiyon yapmışsın." dedi ve gülümseyip cevap verdim. "Küçükken dans edip şarkı söyleyen gruplar hep hoşuma giderdi. Hatta ilk takip ettiğim grup ingilizdi. Kpopta dans edip şarkı söyleyen çok kişi olduğu için takip ediyorum. Yoksa bu kadar koleksiyonluk bir değeri yok benim için."


Bir diğer mevzu ise şuydu: Dinlediğim çoğu şarkı benim zihnime birebir uyan karamsar şarkılar. Spotify playlistlerime bakıldığında direkt olarak anlaşılabiliyor zaten. Bu şekilde dans edip şarkı söyleyen grup ve solo sanatçılar benim zihnimden kaçmama yardımcı olan en önemli faktörlerden birisi. Bu yüzden hayranı olduğum idoller benim gözümde çok kıymetli oluyor.


Onsra videoyu izlemeye devam ederken bana dönüp birlikte izlemeyi teklif etti. Eğer çok istiyorsa benim için sorun olmayacağını söyledim. "O zaman izliyoruz." dedi ve gülümseyerek arkasına yaslandı. Kamerayı ekrana doğru çevirmesini bekledim bir süre çünkü "birlikte" izleyecektik. Düşündüğüm gibi olmadı, o benim videomu izlerken ben onu ve tepkilerini izliyordum. Keşke yüzünde oluşan gülümsemeyi kelimelerle tarif edebilseydim. İçten gülümsediği çok belliydi. "Bak burada, bu videoda bile çok tatlısın." dedi. Yine beklenmedik anda gelen iltifatlara başlamıştı. Bazen benim hareketlerimi veya cümlelerimi taklit ediyordu bazense gülümseyip beğendiği kısmı başa sarıyordu. Videoda bandana taktığım için bandanaları sevip sevmediğimi sordu. "Evet, bandana takmayı seviyorum. Şapkadan daha çok onları kullanıyorum." dedim ve gülümseyip onunda bandanaları sevdiğinden bahsetti. Sonra yine videoyu izlemeye devam etti. Onunla çocukken tanıştık diye mi bilmiyorum ama her tepkisinde çocuklardaki masumluğu rahatça görebiliyordum. Belkide bu içten gülümsemesi içinde kalan özlemindendi.


Onun ne hissettiğini bilemem ama o an küçük Onsra'yı görebildiğime adım kadar eminim. Kesinlikle içindeki çocuğun duyduğu büyük bir özlem vardı. Bunu anlayabiliyordum çünkü aynı şeyi kendi içimde hissediyordum. İkimizin küçük hali köşede durmuş şuanki hallerinin iyi anlaşıp anlaşamadığını gözlemliyordu.


Videoyu ortasına kadar izledi ve bende bu süreçte yalnızca onu izledim. O gülümsemesi öyle güzeldi ki o çok sevdiğim minik gamzelerini net bir şekilde görebiliyordum. Her zaman onları belli edecek kadar gülümsemediği için en çok o gamzelerini izledim. Gözlerimle görmesem asla bana o şekilde bakıp gülümseyeceğine inanmazdım.


Videoyu durdurup kalanını sonra izleyeceğini söyledi. Sonra müzik işine giriştiğinden bahsetti. Beat hazırlayıp şarkı sözlerini yazmış ve bana dinletmek istediğini söyledi. İlk kez bir şarkıyı yayınlanmadan önceki demo halinde dinleyeceğim için heyecan yaptım. İtiraf etmeliyim, amatör birine göre hazırladığı beat gayet iyidi. Yalnızca tekrar eden bir ses çok sinir bozucuydu. Şarkı sözleri eklenirse güzel olabileceğini söyledim. Aşama aşama hazırlandıkça bana dinleteceğini söyledi. Vokal kayıtla nasıl bir hale geleceğini merak ediyorum açıkçası.


"Ben melankolik şeyler sevmem, böyle eğlenceli şeyler daha çok hoşuma gidiyor." dedi. O an bu konuda ne kadar zıt olduğumuzu fark ettim. "O sırada melankolik müzik yapan adama tapan ben." diye espiri yaptığımda gülüp "Doğru, sen Sagopa Kajmer'i çok seviyorsun." dedi. Ardından benimde müzik yapabileceğimi ve yaparsam baya tutulacağımı söyledi. Dans ettiğimden ilgi görürmüşüm. Direkt olarak sesimin kötü olduğunu söyleyip durumdan sıyrılmaya baktım. "Bence sesin çok güzel, hadi söylesene bir tane." dedi. "Bence sen şarkı söylerken beni dinlemediğin için böyle söylüyorsun. Kulakların kanar, söylemeyeceğim." diye ısrar ettim. O bana güzel sesin var dedikçe ben tam tersini söylüyordum ve en son kurtulmak için "Arkadan biri söylemezse ben söyleyemiyorum, öyle bir sorun var." dedim ve peşimi bırakmasını umdum. Peki kurtuldum mu? Hayır.


Bu sefer şarkı söyleyebilmem için Sagopa'dan birkaç şarkının sözlerini söylemeye başladı ama ben ısrarla söylemek istemedim. Şarkı söylemem için gerçekten büyük bir inatla mücadele etti. Ne yaparsam yapayım kaçamıyordum. "Eğer cidden şarkı söylediğimi duymayı bu kadar çok istiyorsan temizlik yaptığımda gizlice beni dinlemen lazım. Temizlik yaparken açıp söylüyorum, onun dışında duyma gibi imkanın yok." dedim. Böyle bir şeye hiç şahit olamayacağı için sıyrılmam kolay oldu ve Onsra dayanamayıp pes etti. Zafer kazanmış kadar mutluydum o an.


"Şimdi nasıl hissediyorsun? Daha iyi misin?" dediğinde konuşma boyunca o olayı hiç düşünmediğimi fark ettim. "Şuan iyiyim ama telefonu kapatınca nasıl hissederim bilmiyorum. Genelde yalnız kalınca yine kötü hissetmeye başlıyorum." dedim. "Kötü hissedince direkt beni ara." dedi ve gülümseyip "O zaman 7/24 telefonun açık kalması lazım." dedim. "İşteyken sorun olabilir ama önemli değil. Ben telefonu kenarı koyarım sen beni çalışırken izlersin. Konuşmasak bile yeterli olur herhalde." diyip güldü ve bu benide güldürmüştü.


Bir süre daha konuştuktan sonra telefonu kapatması gerektiğini söyledi. "Öptüm, ah doğru. Sen temas sevmiyordun." dedi ve kısa süre sonra yine "Öptüm." diyerek telefonu kapattı. Şapşal. Birkaç saniye önce söylediği şeyi çabucak unutmuştu. 2 saat sonra kısaca mesajlaşıp uyumaya karar verdik ve yine "öptüm" dedi. Bu seferde benim dalgınlığıma geldi ve cevap olarak "bende öptüm" yazdım. Öptüm!? Yazıp gönderdikten birkaç dakika sonra kafama dank etmişti ama silmek için artık çok geçti. Utancımdan yaklaşık 1 saat gözüme uyku girmedi. Ona yaptığım ama ona atamadığım playlisti dinleyerek ancak uyuyabildim.

Son Yazılar

Hepsini Gör
Kabullenme

21/12/2023 Kaç saattir bu haldeyim bilmiyorum. Gözyaşlarım dinmiyor, başım ağrıyor.. Hıçkırarak, çığlık atarak ağlamak istiyorum ama evde...

 
 
 
Sonsuzluğa Haykırmak

Onsra için bir playlist hazırladığımı söylemiştim. Geçen gün bitti ve istediğim şekilde şarkıları sıraya koyabildim. Site üzerinden...

 
 
 
Bastırılan Duygular

06/12/2023 Uzun zamandır içimde bastırdığım saf bir aşk var. Yıllardır içimde gömülü olan ve filizlendikçe üstüne basarak ezip toprak...

 
 
 

Comentários

Avaliado com 0 de 5 estrelas.
Ainda sem avaliações

Adicione uma avaliação

© 2024 by Mezardaki Çiçek and secured by Wix

  • Tumblr
  • Pinterest
  • Spotify
  • Instagram
bottom of page