İtiraf
- Mezardaki Çiçek
- 21 Ara 2024
- 5 dakikada okunur
23.06.2023
Dün geçirdiğim anksiyete atağı sonucu bu sabah hiçbir şey hatırlamıyordum. Kursa gitmek için hazırlandığım sırada alarm çaldı ve alarmın ismi "Kursa değil Serendipity ile buluşmaya gidiyorsun"du. Ne ara buluşma ayarladığımızı düşünerek mesajları kontrol ettim.
Ben buluşma ayarlamayı geç içimde biriken ne varsa kusmuşum adeta. Neredeyse ondan hoşlandığımı söyleyecekmişim ama kendimi dizginlemişim. Bir sürü saçma sapan şey yazmışım. Haliyle neler söylediğime anlam veremeyip yüz yüze konuşmak istemiş. Cumartesi günü kendi şehrine dönmeden önceki son fırsatımızdı. Kabul etmişim. Buluşma saatini ve oturacağımız kafeyi ayarlamışız. Hiçbirini hatırlamıyor olmam kötüydü tabi.
Onu tam 1 saat boyunca bekledim. Başkası olsa çoktan sinirlenip çekip giderdim. Beklerken gittikçe acıkmaya başladığım için bir yere geçip oturdum ve yemek yemeye başladım. Bilerek yavaş yavaş yiyordum. Nihayet geleceğine dair haber vermişti. Birkaç dakika daha yemeğimi yedikten sonra kalkıp ödeme yaptım ve çarşıda beklemeye başladım.
Buluştuğumuzda sigara alması için bir büfeye doğru ilerledik. Yolda yürürken yerde kırmızı renkte bir karanfil buldum. Hızlıca eğilip çiçeği aldım ve hafifçe düzelttikten sonra Serendipity'ye uzattım. Farklı renkte olsa vermezdim. Kırmızı karanfiller genelde bir kaybı anmak için kullanılsa da birine vermek aşkının göstergesidir. Bende bu yüzden ona verdim.
Sigarasını aldıktan sonra oturacağımız kafeye gittik. Ön tarafta oturmayı düşünmüştük fakat arka tarafında klima çalıştığını öğrenince hiç olur mu demeden oraya doğru yürüdüm. Zaten o kafenin sevdiğim tek yeri arka tarafıydı. Genelde pek kişi olmazdı orda ama şansıma bir grup arkadaş vardı.
Nereye oturmak istediğimi sordu. Onların dibine otursak asla rahat konuşamazdım. Bir süre etrafa baktım. Dibimdeki masayı son anda fark edip oraya oturdum. İçeceklerimizi sipariş verdikten sonra çıkarttırdığım fotoğrafları ona uzattım. Ona vereceklerimi ayrıca uzattım. İlk uzattığım fotoğraflar bana aitti, hani odasına asacağını söylemişti ya. İşte onun için getirmiştim. Bir tur fotoğraflara baktıktan sonra kenarı koydu ve sohbet etmeye başladık.
İçeceklerimiz geldikten kısa bir süre sonra tekrar fotoğraflarımı incelemeye başladı. Hangisini alacağına karar vermeye çalışırken gözden kaçırdığı bir fotoğrafımı fark etti ve "Oha ben bunu görmemiştim. Ne kadarda haşmetli. Dur şunu bir alayım." diyip hızlıca kenarı ayırdı ve ikinci olarak kuru lavanta buketiyle çekilmiş fotoğrafımı seçti. Fotoğrafı fark ettiğimde tebessüm ettim. Hikayesini bilmeden seçmişti ve bu tatlı an hoşuma gitmişti. Hiçbir şey demedim. Fotoğrafın onda kalmasından memnunum.
Fotoğrafın hikayesini mi merak ettiniz? Satürn'ün ölümünün 3. yıl dönümünde çekildiğim bir fotoğrafı. Lavantaları çok sevdiği için ona o buketi almıştım. Ah bu yazıyı ona okutacağım için hikayeyi öğrenecek. Umarım üzülmez. Eğer üzüldüysen Serendipity bil ki sana çok kızdım. O güzel gülümsemeni sürdürerek oku bunları.
Konu dün yazdığım mesajlara geldi. Kaçamazdım, yalan uydururum diye mesajları tekrar okudum ama imkansızdı. Hiçbir şekilde yalan uyduramazdım. İlk önce bir önceki yazımda bahsettiğim şeyleri anlattım. Küfürler ve geçen yıl başıma gelenler... Anlatırken sesim titredi. Ağlamak istediğim için mi titredi bilmiyorum. Belki de bu küfür meselesini hâlâ kendime yediremediğim için titremiştir. Elim ayağım deli gibi titremeye başladı. Tam o an hazır bu kadar kötüyken sesli bir şekilde ona olan duygularımı söyleyebilirim diye düşündüm. Tekrar mesajlara bakarken telefonumu almaya çalıştı. "Okumam lazım. Gerisini hatırlamıyorum." dedim. "Önce bir sakinleşir misin?" diyip zorla telefonumu aldı ve kenarı koydu. İlk kez yapabileceğim bir şeyi engellediği için ne hissetmeliyim bilmiyorum. Belkide böyle yapması daha iyi olmuştur.
Bir süre sesimi çıkartmadan nefes alıp verdim ve ellerimi birkaç defa açıp kapadım. Ellerim ne zaman bu şekilde titrese durdurmamın tek yolu buydu. Biraz sakinleştikten sonra artık istesemde ona hislerimi söyleyemezdim. "Her şeyin içine sıçmışım zaten. Ne olacaksa olsun artık." dedim ve telefonumu elime aldım. "Senin için yazdığım yazıları okutacağım sana. Üstüne daha fazla bir şey söylememi isteme, her şey orada yazıyor." dedim ve buraya yazdığım yazıları açtım.
Tanışma gününe ait yazıyı okutmama gerek yok diye düşündüm. Bu yüzden "Vedanın Ardından Gelen Güzellik" "Kalbimin Eridiğini Görmedin Mi?" ve "İhtiyacım Olan Sensin" başlıklı yazıları okuttum. İkinci yazıyı okurken "Bende şimdi seme demene eridim." dedi. O yazıları okurken ben gözlerimi kapatıp başımı duvara yasladım. Zihnim "Sıçtığımız yetmezmiş gibi bir de sıvıyor musun?" tarzı şeyler söyleyerek beni darlarken Serendipity'nin okumayı bitirmesini bekledim.
Bir ses duyduğumda gözlerimi aralayıp ne olduğuna baktım. Sandalyesini yanıma çekiyordu. Kafamın içinde "sıçtık galiba" sesleri yankılanırken bir yandan sarılacağını düşünüyordum. Beklediğimden daha farklı bir şey yaptı. Elimi tuttu ve ben o an baygınlık geçirmeye başladım. Bu konuda çok ciddiyim. O yüzden konuşmamızın çoğunu hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarını anlatıyorum sizlere.
Gözlerimi tekrar kapadığımda ona bakmamı söyledi. Onu bu şekilde dinleyeceğimi söylesem de ısrar etti ve gözlerimi açtım. Etraf simsiyahtı ve kör oldum diye aşırı korktum. Daha sonra bulanık görmeye başladım. O konuşmadan kaçmaya çalıştığımı sandı muhtemelen ama cidden hiçbir şey görmüyordum. Gözlerimi açmasam bayılacak mıydım acaba?
Bu cümleyi yanıma gelmeden önce mi söyledi yoksa sonra mı söyledi hatırlamıyorum. "Utanmasam burada ağlardım. Evde attığın yazıyı okuduğumda ağlamıştım zaten." dedi. Bunu bilmenizi istedim çünkü birazdan okuyacaklarınızı çok destekleyen bir cümle olduğunu düşünüyorum.
Bir motivasyon konuşması geçti. Gram hatırlamıyorum neler söylediğini. Zaten konuşmadan kaçmak için sürekli bir şeyler denedim ama olmadı. Hatırladığım şeyleri yazmaya başlıyorum. Derin bir nefes alın. Aldınız mı? Başlıyorum.
Öncelikle o iki kıza baya bir küfür etti. Öyle böyle değil. Karşımızda olsalar neler yapardı tahmin dahi edemiyorum. "Satürn senin unutamayacağın biri. Unutulamayacak bir anı. Kim olsa unutamaz. Bu senin geçmişin ve bu yaşanmış bir şey. Kimse bu olayı silip atamaz. O küfür eden kızıda sikeyim o kabul edemem diye saçmalayan kızı da sikeyim, tamam mı? İnsan olsalar bunları söylemezlerdi." dedi. Daha bir şeyler dedi ama hatırlamıyorum. Benzer bir şeyler yaşamış. Bana biraz anlattı ama size anlatmam doğru olmaz, sonuçta bu onun özeli.
Benim ne istediğimi sordu. Gerçekten ben ne istiyordum? Bu sorunun cevabını o ana dek hiç düşünmemiştim. Başka bir noktaya bakıp düşünmeye başladım ama hiçbir cevap bulamıyordum. Sanırım o kızın haksız çıkmasını istiyordum. Gerçekten buna ihtiyacım vardı çünkü bu güne dek hep onu haklı çıkaracak şeylerle karşılaşmıştım. "En azından olumsuz bir şey diyeceksen bile bana onu kabullenemeyeceğini söylememeni tercih ederim." dedim.
Bunun arkasından ne dediğini hatırlamıyorum. O an sanırım gözlerine bakmaya anca cesaret etmiştim. Dikkatimi yalnızca gözlerine verdim. Küçük bir parıltı vardı ama bu gözlerinin içinde değildi. Parıltının ne olduğunu anlamaya çalışırken gözlerinin cidden dolu olduğunu fark ettim. Gerçekten utanmasa ağlayacağını o an anlamıştım. Eğer biraz daha gözlerine bu kadar dikkatli bakmaya devam edersem tüm konuşmayı kaçıracaktım. Bu yüzden kendimi toplayıp onu dinlemeye başladım.
Sadece hoşlandığımı ve aşık olmadığımı anladığını söyledi ve onu doğruladım. Aşk o kadar basit bir şey değildi. Benimde onu etkilediğimi ve yazdığım şeylerin kalbine dokunduğunu söyledi. Gerçekten ilk kez değerli hissetmiş. Yani, ilk miydi? İlk miydi değil miydi hatırlamıyorum ama değerli hissettiğinden çok eminim. Bir ilişki yaşamak için erken olduğunu söyledi ve haklıydı. İkimizde birbirimizi çok tanımıyorduk. "Çok vakit geçirme şansımız olmadı. Ya benim işim oluyordu ya da senin işin oluyordu. Bu yüzden birbirimizi çok tanıma fırsatımız olmadı." dedi. Bu yaz burada olacağı için vakit geçirme şansımız var ama o vakti nasıl sağlayacağız bilmiyorum.
Bana net bir şey söylemedi. Zaten olumlu bir şey beklemiyordum fakat belirsiz bir şeyi hiç beklemiyordum. "Zaman bize her şeyi gösterir." dedi. Bu durumu yorumlamayı size bırakıyorum. Tüm parçaları birleştirip belirsiz cevabın iyi olup olmadığını siz belirleyin.
Arkadaşlarım şuan flört dönemine girdiğimizi düşünüyor fakat ben bir bok anlamadığım ve çok bir şey hatırlamadığım için aynı şeyi düşünmüyorum. Normal arkadaşız işte. Muhtemelen bunu duyduklarında mal olduğumu düşünecekler. Siz ne düşünüyorsunuz? Evet, böyle ciddi bir meseleyi hatırlayamıyor olmam çok kötü. Biliyorum.
Comments