top of page

Kafamız Nasıl Güzel

Güncelleme tarihi: 31 May

11/03/2024


Önceki yazımdan bildiğiniz üzere Dans Kraliçesiyle buluşmaya gidiyorum. Kaldığım yerden devam etmeden önce şunu söylemek istiyorum: Yıllardır böyle mutlu hissetmemiştim.


Anlaştığımız noktada kraliçemle buluştuk. Ona temas edebiliyor olmama hâlâ alışamadığından direkt yürümeye başlamıştı. "Dursana, sarılmak istiyorum." diyerek onu durdurdum ve birbirimize sarıldık. Bu minik sarılmaları kız arkadaşlarıma neden yapamadığımı o an fark ettim. Temas problemimle ilgisi yoktu, lisede arkadaşlarıma sarılmak istediğimde beni ittirip "Üf bırak ya, her karşılaştığımızda sarılacak mıyız?" diyorlardı ve zamanla arkadaşlarıma sarılmayı bırakmış ve sarıldıkça rahatsız hissetmeye başlamıştım. Kraliçemin başından beri hep sarılmak isteyişini bildiğimden sanırım yavaş yavaş bu durumu aşmaya başladım. Güzel bir gelişme diyebiliriz.


Üç gün önce diş teli taktırmış. Bu yüzden dişleri hem ağrıyor hem acıyor. Zamanında tel kullandığım için o ağrı ve acıyı çok net biliyorum. Çarşıda ona yedirebileceğim yumuşak bir şeyler düşünmeye başladım. Her istediğini yiyemezdi artık. Sokak arasında bir çay ocağına oturduk. Çay içmediğim halde iki çay söylemişti. "Karı ses kes, çay iç, benle konuş." diye şakayla karışık emir verdiğinde gülerek başımı iki yana salladım. "Çayı bana zorla içirdiğin için hesabı sen ödeyeceksin. Ben ödemem." dedim ve "Sen iste ben sana çay ocağını satın alırım. Tamam bu biraz abartı oldu." diyip kursta aldığı notları bana göstermeye başladı. Bu hafta protez tırnak kursunun son haftasıymış. Belge aldıktan sonra iş aramaya başlayacakmış. Açıkçası kraliçemle gurur duyuyorum.


Tam bir saat çay ocağında oturup sohbet ettik. Geçen haftaki buluşmadan farklı olarak bu kez kraliçem benden daha çok konuşuyordu. Bir noktada durup "Ya ben çok konuştum değil mi? Seni sıkıyor muyum?" dedi. Bu iki soru bana çok tanıdık geldi. Nerden acaba? Aaa tabi ya, bunu ben sürekli söylüyordum. "Saçmalama. Sıkılmıyorum. Aksine konuşman hoşuma gidiyor. Anlat sen, en heyecanlı yerde kestin konuşmayı." dedim ve gülerek konuşmaya devam etti. Çayımız bittikten sonra kalktık ve çarşıda yürümeye başladık. Ramazanın ilk günü olduğundan tüm kafeler ve yemek yerleri kapalıydı. "Avmye gidelim. Orada makarnacı var." dedi ve biraz uzakta kalan avmye gittik.


Avm beklediğimden daha boştu. Yürüyen merdivenlerden çıkarken yemek katını inceliyordum. "Gerçi şaşırmamak lazım. Sonuçta ramazanın ilk günü avmde iftar yapacak kadar salak değil bu millet." dedim ve Dans Kraliçesi side eyes bakışıyla "Bence sus. Şuan biz bunu yapıyoruz." dedi ve "Biz farklıyız şşşt." dedim. Makarnacı diye tavuk dünyasının önünde durunca bir kraliçeme bir yemek alanına baktım. "Makarnacı dediğin bu muydu?" dedim. "Evet, sen ne bekliyordun?" dedi. Bir süre kraliçemin yüzüne bakıp "Peki tavuk parçalarını nasıl yemeyi düşünüyorsunuz majesteleri?" dediğimde köşeli jetonu düşmüştü. En son burger kinge gittik ve kendine yumuşak tavuk parçalarından sipariş verdi, bense bir menü aldım. Kraliçem bir masa seçip otururken bende siparişleri beklemiştim. Kasiyer sipariş alımını karıştırdığı için haliyle siparişi hazırlayanlarda karıştırmıştı. En son aldıklarımızı tek tepside toplamıştım. Kraliçemin yanına döndüğümde yemek yiyip sohbet ettik.


Yemekten sonra lavaboya gittik. Ben eşyalarını tutarken kraliçem tek tek tuvaletleri kontrol ediyordu. "Iy bunun kenarına işemişler. Iy buraya sıçıp sifonu çekmemiş." diye diye en son çocuk kabinine gitmişti. "Çocuk tuvaletine gir. Temizdir herhalde." dedim. Söylediğim gibi çocuk kabinine girdi ama girmesiyle çıkması bir oldu. "Kenarına sıçmış bırakmış. İğrenç." dedi. En son engelli tuvaletine girmeye karar verdi. Orada hafif yükseklik vardı ve onu görmeyip takılıp tökezledi. Az kalsın tuvaletin içine şak diye düşecekti. Ona gülüp aynadan kendime baktım ve makyajımı tazeledim. Tuvaletten çıkınca bıcır bıcır konuşup bir şeyler anlatmaya başladı. Bir şeyler anlatırken öyle sevimli görünüyor ki, keşke nasıl göründüğünü size gösterebilseydim.


Kahve içmek için starbucksa gittik. Kendine berry hibiscus söyledi, bense kendime white chocolate mocha söyledim. İçeceklerimizin hazırlanmasını beklerken kraliçem dışarıda ısıtıcı yanı bir masa aramaya başladı. İşte asıl mevzu burda başladı. Sizi öyle bir sohbet ortamına götüreceğim ki hayran kalacaksınız. Öncelikle bizim starbuckta olmadığımızı hayal edin. Çatı katındaki bir dairenin balkonunda, elektrikli sobanın verdiği sıcaklık ve ay manzarası eşliğinde minderlerin üstünde oturduğumuzu hayal edin. Çünkü sohbete başladığımızda ben bile öyle bir ortamda olduğumuzu sanmıştım.


İçeceklerimizi alıp kraliçemin yanına gittim. "Karşıya değil yanıma otur. Sıcacık yer ayarladım sana." dedi. İçeceklerimizi ve çantamı masaya bırakıp yanına oturdum. Bir süre içeceklerimize baktık. "Çok sevimli duruyor. Fotoğrafını çeksene." dedi. Telefonunun şarjı bittiği için benim hiç beğenmediği kamerama kalmıştı. Gülerek içeceklerimizin fotoğrafını çektim. Yine sessiz kalmıştık. "Sosyal pilim bitti. Ya sen neden konuşmuyorsun, konuşsana." dedi ve yavaşça ona doğru dönüp "Benimde sosyal pilim bitti." dedim. Bir süre birbirimize bakıp gülmeye başladık. "Karşımızda ay manzarası var. Minicik görünüyor ama. Romantik ortam sundum sana, beğendin mi?" dedim şakaya vurarak. "Ben göremiyorum. Göz numaramda ilerledi zaten." dedi. "Tüh, kaçırdın manzarayı şimdi." dedim ve yine sessiz kaldık.


Yemek yedikten sonra ikimize de ağırlık çökmüştü. Bıraksalar orada uyuyabilirdik. Kraliçem günlerdir alışık olduğu zamandan çok daha erken saatte uyanıyordu. Bu yüzden onun benden daha çok uykusu vardı. Kahvemden bir yudum alıp kraliçeme doğru döndüm. Tam o an o da bana doğru döndü ve bir şeyler anlatmaya başladı. Yavaş yavaş konuştukça açılmaya başlamıştık. İlk sarhoş olduğu anısını anlattı. Tam bir rezillikti. Kraliçem anlattıkça ben gülüyordum. Anlattığı her şey tek tek zihnimde canlanıyordu. Zihnimde sarhoş kraliçemin görüntüsü canlandığı an onun yerine ben utanmıştım. Bende ablamla eniştemin sarhoş olduğu dönemi ve mahallemizin ayyaşından bahsettim. En çok ayyaşın hikayesine güldü. Çünkü adam her şeye küfür ediyordu. Size anlatmayı çok isterdim ama yazı uzun olur diye ne yazık ki anlatamıyorum. Annesiyle olan ilişkisinden ve arkadaşlarından bahsetti. Bazende ben bir şeyler anlatıyordum. Konu Satürn'den açıldı. "Öldüğüne inanamamıştın değil mi?" dedi. "Aynen. Bana onun öldüğünü söylediklerinde dalga geçiyorlar sanmıştım çünkü daha önceki gün konuşmuştuk. Sonra kendimi cenaze evinde buldum zaten." dedim ve ani bir sessizlik oldu. Aslında ben sosyal pilim bitti diye susmuştum. Kahvemden bir yudum aldıktan sonra bunu söylemek için kraliçeme döndüğüm sırada elini omzuma koyup "Üzülme kanka ya." dedi. Gözlerimi kırpıştırıp bir süre ona baktım ve "Ne üzülmesi?" dedim. "Satürnden bahsettik ya. Üzülmedin mi sen? Aniden sustun." dedi ve kahkaha atıp "Sosyal pilim bitti benim. Onu söylicektim tam sen bana üzülme dedin." dedim ve bu sefer o kahkaha attı. Bir süre sonra yine sessizleşmiştik.


"Ya ikimizin aynı anda nasıl sosyal pili bitebilir. Hadi beni geçtim sen konuşmayı çok seviyorsun. Anlat bir şeyler." diyip beni sarsmaya başladı. "Ya benimde sosyal pilim bitti. Aklıma konu gelmiyor." dedim. "Bulursun sen bir şey hadi." diyip sarsmaya devam etti. Birkaç sarsılmanın ardından aklıma konuşacak bir konu gelmişti. "Psikoloğum delirdiğimi düşünüyor." dedim. Aniden yüz ifadesi ciddileşti ve beni sarsmayı bıraktı. "Nasıl yani?" dedi. "Şimdi ben Satürnle ilgili çok fazla tesadüf yaşıyorum ya. Bu yüzden delirmişim. Tamam bak cidden deli olabilirim ama hiç birini kafamda kurmadım. Benim gördüklerimi arkadaşlarımda gördü. Ben deliysem hepimiz deliyiz. Topumuzu hastaneye yatırması lazım." dedim. "Bende yatacak mıyım?" dediğinde ona doğru dönüp "Senle hiç denk gelmedik. O yüzden seni almazlar." dedim. Hemen eline içeceğini alıp çıkartmaya bakmaya başladı. "Ne yapıyorsun?" dediğimde "Dur belki burada bir yerde Satürn yazıyordur. Bizimledir, işaret arıyorum." dedi ve bu kahkaha atmama sebep oldu. "Gerçekten karşımızda oturduğunu düşünsene." dedi. "Olabilir. Sonuçta beni ziyaret etmeyi seviyor." dedim. "Hayır, gerçekten şuan tam karşımızda oturduğunu düşün. Sence ben onunla iyi anlaşır mıydım?" dedi. Dans Kraliçesi bunu ilk kez sorduğu için o an çok garip hissettim. Karşı sandalyesine bakıp tebessüm ettim. "Net anlaşırdınız. Zaten onun anlaşamadığı kimse yok. Aşırı kafa bir kızdı. İkinizde alkol tüketiyorsunuz. Siz kafayı bulurken bende çilekli sütümü yudumlardım." dedim ve gülmeye başladık. "Sen saf salak bir şeysin zaten senle uğraşır dururduk." dedi ve "Asıl o benden daha saftı." dedim. "Ciddi misin?" dedi ve başımı olumlu anlamda salladım. "Bana saf salak diyoruz ama o benden beterdi." dedim. "Ay ikinizle aynı anda uğraşmazdım. Ay çok kötü, senden daha safını düşünemiyorum." dedi ve gülmeye başladık. Sonra yine aniden sustuk. Pili bitmek üzere olan kumanda gibiydik. Ara ara çalışıp duruyorduk.


"Senin göz yapın çok değişik." dedi aniden. Ona doğru dönüp başka ne diyecek diye bekledim. "Daha önce böyle göz yapısı görmemiştim." diye devam etti. "Evet, doğduğumda japon bebeklere benziyormuşum. Rahmetli babaannem öyle söylerdi." dedim. "Dimi ya. Ama tam japonlarınki gibi çekik değil, çok farklı." "Aynen. Büyüdükçe eski çekikliğini kaybetti. Hafif bir çekiklik var. Japonçe kızım derdi bana yarım yamalak türkçesiyle." "Sen yabancıydın dimi?" "Melezim. Soyadımdan nasıl anlamadın? Gerçi onu uydurdum zanneden çok oluyor." "Bende başta öyle sanmıştım. Kimlikteki ismini kullanmayıp kendine isim seçtiğin için bunuda kendin uydurdun sanıyordum."


Böyle konuşurken saçlarımla oynamaya başlamıştı. O an öyle güzel bir duygu doldu ki içime anlatamam. Üstelik çok kötü zamanlar geçirirken değer verdiğim birinden bu davranışı görmek çok hoş bir his. Yavaş yavaş saçlarımı okşadığından hem rahatlıyordum hem uykum geliyordu. Bir şey anlamasın diye çok uğraşıp sürekli konuştum. Konuşurken uykumun kaçacağına inandım o an. "Bu arada üniversite kazanırsam belki halamın çatı katını kiralayabilirim." dedim. "Ay ne güzel bira içilir orada he." dedi. "Senle eve çıkalım çok istiyorsan." "Olur ama dolabı baştan aşağı birayla donatırım." "Annem bize gelirse yok etmen lazım ama." "Bir gece önceden hepsini içerim." "Annem gelincede kraliçem hasta sen gitme yanına derim. Mazallah o kafayla allah bilir neler dersin sen." "Beni tutamazsın ki"


Gerçekten ev tutsak nasıl ev arkadaşı olurduk diye düşünmeye başladık. Annem kraliçemi sarhoşken görse nasıl olurdu diye düşündük. Kraliçem gözlerini şaşı yaparak dibime girdi ve "Ay Moon'un annesi teyzeciğim hoşgeldiniz. Ha benim gözlerim böyle. Bu arada ikiziniz mi var maşallah ne kadarda benziyorsunuz." dediğinde kahkaha attım. Yaşanması çok olası bir senaryoydu bu. "İkimizde yemek yapmayı bilmiyoruz. Aç kaldık. Neyse ben senin için öğrenirim." dedim ve "Bi zahmet. Ben çalışıp eve ekmek getiricem. Sen dersine çalışıp yemek yaparsın." dedi. Kısa bir an hepsini hayal ettim. Kraliçemle gerçekten çok iyi ev arkadaşı olabilirdim. "Harbiden soyadın ne güzel senin." dediğinde şaşkınca ona doğru döndüm. Konunun üstüne bi ton cümle kurduktan sonra mı söylemişti bunu? "Sana frekanslar geç ulaşıyor galiba. Eski konuya dönüp duruyorsun." dediğimde gülmeye başladı. "Değişik bir kafa geldi bana. Kendimi anlayamıyorum şuan."


İçeceklerimiz bitince telefonunu şarj etmek için şarj yerleri aradık. Bir mağazada eski bir şarj etme bölümü varmış ve çalışıp çalışmadığını bilmiyorlarmış. Her ihtimale karşı denemek için orada oturup kablosuz şarj bölümüne telefonunu yerleştirdik ve sessizce oturmaya başladık. Aklıma o an ona söylemeyi unuttuğum bir konu geldi. "Sana bir şey söyleyeceğim. Bunu Papatyayla çok konuştuk ve sana bir türlü söyleme fırsatım olmadı. Hani sen bana ortama ayak uyduran bir tip olduğunu söylemiştin ya. İşte bu konuda ben farklı düşünüyorum. Gerçekte öyle birisi olduğuna inanmıyorum. Ben ayak uydurulması aşırı zor biriyim. Çok ciddi bir yapım var ve eğlenmenin dozunuda çok iyi ayarlıyorum. Yaptığım şakalar bile çok yerinde ve cıvıtmayan şakalar oluyor. Kendi halinde takılan ev kuşuyum. Bana ayak uydurmayı deneyenler bir süre sonra benden nefret etmeye başladılar çünkü onlar gibi değildim. Ama bu sende olmadı, aksine çok kolay adapte oldun. Eğer kalbindeki gerçek kişi benim gibi biri olmasaydı bana ayak uyduramazdın. Özünde aslında benim gibi biri olduğunu düşünüyorum." dedim ve kraliçeme baktım. O an aydınlanma yaşamış gibi mi desem nasıl tarif etsem bilmiyorum ama donup kaldı.


Bir süre elindeki notlara baktı. Duygu geçişini göstermemeye çalışıyordu ama ben görebilmiştim. Sabırla konuşmasını bekledim. Neden bunu söylemem onu bu kadar etkilemişti bilmiyorum. Bir anlığına yanlış bir şey söylediğimi sanmıştım. "Aslında Moon, haklısın. Ben böyle biri değildim. Eskiden sevgili olduğum biri yüzünden bu hale geldim. Beni çok yaraladı, derinden yaraladı. Bende intikam almak için her türlü ortama girdim ve herkese ayak uydurmaya çalıştım. Artık bundan geri dönemiyorum. Kişiliğim böyle oluştu." dedi. Hâlâ elindeki notlara aynı ifadeyle bakıyordu. "Karakterinin oturmaya başladığı dönem bunu yaşaman üzücü olmuş. İster istemez kişiliğinin böyle oturmuş olması çok normal. Şuan kişiliğimizin hemen hemen tamamen oturduğu yaşlardayız. Değişmek istesen bile ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum." dedim. Sadece başını salladı. Hâlâ neden bu kadar durgun olduğuna anlam veremiyordum. "Senin özünü fark eden tek ben miyim? Yani o kadar arkadaşın var, tek ben fark etmiş olamam herhalde ama sorasım geldi." dedim. Yine sessizlik oluştu. Niye bu konu bu kadar gerici ortam oluşturmuştu şimdi? "Evet, sadece sen fark ettin." dedi. O an ne diyeceğimi bilememiştim. Yıllardır nasıl bir kişi bile bunu fark edememişti? Ben yalnızca 2 yıldır tanıyorum ve toplasak en fazla 7-8 kez buluşmuşuzdur. Sadece geçen hafta ve bugün adam akıllı sohbet etmiştik. Bu kadar kısa sürede onu anlayabilmişken diğerleri nasıl anlayamamıştı? Neden kimse ona yardım etmemişti?


Bu konuda hiçbir şey söylemedim. Telefonu şarj olmayınca hemen oradan kalkıp en alt kattaki telefonculardan birine gittik ve birkaç dakikalığına telefpnu şarja bıraktık. Vakit geçsin diye birlikte oyuncakçıya gittik. Gördüğüm şirin peluşları gösterip "sana benziyor" demeye başladım. Reyonlar arasında gezerken küçük barbie evine rastladık. "Ben bunlardan hep istiyordum ama alamamıştık." dedi. "Bende vardı bunlardan ama çok güzel değildi. İçi küçücüktü, eşyaları sığdıramıyordum." dedim. Oyuncaklara bakmaya devam ederkene bir kasa oyuncağı gördüm ve espiri yaptım. "İlk kasiyerlik deneyimim." Kraliçem söylediğim cümleye gülmeye başladı. "Bundan da hep istiyordum ama almamışlardı." dedi. "Bende vardı bundan da." dedim. "Ya bi susar mısın?" dedi gülerek. Başka bir oyuncağı gösterdi ve "Bende bundan vardı." dedi. Gösterdiği oyuncağa bakıp "Bende bundan yoktu." dedim. "Sen ben üzülüyorum diye sende yokmuş numarası yapıyorsun. İnanmıyorum." dedi şakaya vurarak. "Yok lan, cidden yoktu bende." dedim. "İnanmıyorum banane banane." demeye başlayınca gülüp kollarımı iki yana açtım. "Kıyamam ben sana, gel." dedim. Hemen yanıma gelip sarıldı ve bende saçlarını okşamaya başladım. "Söz ben alcam sana hepsinden. Oy benim kuzum. Benim güzel kızım." demeye başladım. Gülerek benden ayrılıp diğer oyuncaklara bakmaya başladı. Temizlik sepeti temalı bir oyuncak bulduk ve "Bizim bu ekonomide evimize alabileceğimiz maks temizlik malzemesi." dedi. Sepeti elime alıp fiyat etiketine baktım. Kısa bir an birbirimize bakıp hızlıca yerine yerleştirdik. "Onu bile alamıyoruz, şaka gibi." dedi.


Bu kez çamaşır ve bulaşık makinası oyuncağına denk geldik. "Ben evimizin beyaz eşyalarını aldım. Sende evimizi al." diye espiri yaptım ve gülmeye başladık. O bile aşırı pahalıydı. Oradan çıkıp telefonunu aldık ve avmden ayrıldık. Ne kadar beklesekte dolmuş bir türlü gelmiyordu. "Taksiye mi binsek." dedi. "Saçmalama be, allah bilir ne kadar kitlerler bize." dedim. Bir süre daha bekledik ama dolmuş gelmiyordu. "Aslında ben burdan yürüme dönerdim ama sen yürümek ister misin bilmiyorum." dedim. "Sen yürümeyi seviyor musun?" dedi. Büyük bir şaşkınlıkla ona doğru döndüm ve "Ben her yere yürüyerek gidiyorum zaten." dedim. "O zaman yürüyelim. Ne bileyim, çevremdeki herkes yürümekten nefret ediyor diye taksiye binmeye alışmışım." dedi.


Yürümeye başladık. Ben farklı bir yolu kraliçem ise başka yolu biliyordu. Kraliçemin bildiği yoldan yürümeye başladık. Yürürken yine saçma sapan şeylerden bahsedip duruyorduk. "Yakında yine resim sergim olacak. Avmde yapmayı planlıyoruz ama ne zaman olduğu belli değil." dedim. "Ben davetli miyim?" diye sordu ve o an öyle tatlı bakıyordu ki yanaklarını ısırasım gelmişti. "Tabiki. Herkesi davet edicem zaten. Zaman belli olunca sana davetiye yollarım." dedim. Kısa bir süre sonra bana doğru döndü ve "Fark ettiysen biz baya açıldık bugün. Normalde bu kadar çok konuşmazdık. Devamı gelir bence bunun. Sence?" dedi. "Evet, fark ettim. Baya eğlendim ama. Bence de devamı gelir." dedim. "Aslında seni ilk tanıdığımda pick me olduğunu düşünmüştüm ama o bildiğimiz pick melerden değil. Çok çıtkırıldım, en ufak şeye ağlayıp abartan biri olduğunu düşünüyordum. Asla anlaşamayız diye düşünmüştüm. O yüzden ilk zamanlar konuşacak bir şey bulamıyordum çünkü nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum." dedi. Buna benzer cümleleri çok duyduğum için şaşırmamıştım. "Hep öyle söylerler. Başta beni sevmeyip zamanla çok seven arkadaşlarım oldu. Rudra mesela, başlarda benden nefret ediyormuş." dedim. "Niye ki?" "Sebebini o da bilmiyor. Ya da şey çok oldu. Lisedeyken saçımdan dolayı herkes beni havalı biri zannediyordu. Herkes beni çok sevdiğini söylüyordu. Birkaç ay sonra hepsi benden nefret etmeye başladı çünkü bekledikleri gibi çıkmadım. Bana ayak uyduramayınca problemi bende bulup beni dışladılar ve sınıfa yeni biri gelince ona beni kötülediler. Arkadaşım olmasın, hep yalnız kalayım istediler. En son başardılar zaten." dedim. "Of çok sinir oluyorum öylelerine. Aşırı saçma ya. Aşağılık insanlar." dedi.


Yol boyu farklı konulardan konuşmaya devam ettik. Onu otobüse bindirdikten sonra eve geçtim. Daha önce kraliçemle bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Mükemmel bir gün geçirdik.

Son Yazılar

Hepsini Gör
Bakış Açısı

04/03/2024 Bugün Dans Kraliçesiyle birlikteydim. Neredeyse 1 sene oldu onu görmeyeli. Belki 1 seneyi geçmiştir, bilmiyorum. Birbirimizi...

 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

© 2024 by Mezardaki Çiçek and secured by Wix

  • Tumblr
  • Pinterest
  • Spotify
  • Instagram
bottom of page