En Güzel Sabah
- Mezardaki Çiçek
- 26 Ara 2024
- 5 dakikada okunur
28/09/2023
Birkaç gün önce Onsra'ya mesaj atmıştım. Tam 3 paragraflık bir mesajdı. Bazı şeylerin farkına varmıştım ve bunu onunla paylaşmazsam içimde kalırdı. Sizin için en önemli kısımları ekleyeceğim yazdığım mesajdan.
"Sana daha önce hayatımda olduğun her an bana ne kadar iyi geldiğini hissettiremedim. Minnettar olduğum çok şey var. Ne olursa olsun güvenebileceğim biriydin ve hâlâ öylesin. Seni tüm kalbimle sevdim ve sevmeye devam ediyorum. 6 yıl önce hayatıma girdiğin ve arada kopsak bile bir şekilde benimle iletişimde kaldığın için teşekkür ederim. İtiraf etmem gereken bir şey daha var. Seni sevdiğim gibi bir başkasını sevebileceğimi düşünmüyorum. Bu zamana dek öyle biri olmadı ve şu saatten sonra da olacağını sanmıyorum. Sana Onsra dememin sebebi bu."
Mesajıma cevap verdiğinde yüzümde bir tebessüm oluştu. Hani çok sevdiğiniz birini yıllar sonra mutlu görürsünüzde içinizde değişik bir mutluluk hissi olur ya, işte onu hissettim.
"6 sene önce uzaktan da olsa güzel bir ilişkimiz oldu. O günden beri buna bu kadar bağlı kalmana ve bu yazdıklarına şaşırdım." dedi. Aniden böyle şeyler okumayı beklemiyordu sanırım. Mesaide olduğu için çok konuşamadık o an ve bugün bize göre sabah 9 oraya göre saat gece 3'te beni aradı. Uyku sersemiydim ve o halimle o kadar tatlı ilgilendi ki anlatamam.
Telefonu açtığımda gözlerim hâlâ kapalıydı ve sadece mırıldanıyordum. "Uyukluyordum, algılarımın açılması için biraz beklemelisin." dedim. "Beklerim." dedi. Biraz mızmızlanıp gözlerimi açtım. Gülüp "şimdi yatağa otur bakalım." dedi. O an ne isterse onu yaptım. Söylediği gibi yatağa oturdum. "Şimdi esneyip gözlerini ovuştur." dedi. Tebessüm edip söylediklerini yaptım. "Şimdi kollarını geriye atıp gerin, rahatla biraz." dedi. Söylediği her şeyi yaptım. Her sabah böyle biri benimle ilgilense ne güzel olurdu. Yanımda olsa saçlarımı okşar mıydı acaba?
Kısa bir sessizlik oldu. Tam o an kedimi camdan sarkarken gördüm ve panikle yataktan fırladım. "Annecim in ordan. Hadi oğluşum benim, annesinin bir tanesi. Hadi gel yanıma." diye kedimi ikna etmeye çalışırken Onsra o an bir şey demişti ve ben anlamadığım için anlamadığımı belirten bir ses çıkardım ve "Çocuğun olsa ne güzel annelik yaparsın." dedi. Gülüp "Bu boktan psikolojiyle mi? İstemeden çocuğumu delirtirim ben." dedim. "Ben öyle düşünmüyorum. Neyse sen anlat bakalım." dedi.
İlk telefon konuşmamızda hikayelerimiz yarım kalmıştı. Satürn'e olan duygularımı söyledim. Onsra'ya bunu söylemek o kadar zordu ki. İlk kez bunu itiraf ederken sesim titredi. Duvarımda asılı duran Satürn'ün fotoğraflarına baktım o an. Dudaklarım titriyordu. Sakince dinledi beni. O sakin kaldıkça daha çok ağlayasım geldi çünkü o gerçekten tamamen sığınabildiğim, güvenebildiğim biriydi. Hem en iyi arkadaşım, hem aşık olduğum / tüm kalbimle sevdiğim biriydi. Kalbimden bir sıcaklığın damarlarıma doğru gittiğini hissettim. Minnettarım ona, gerçekten minnettarım.
Kendi hikayesinin eksik parçalarını anlattı. En çok merak ettiğim 2 sorumun cevabını bu konuşmada alabilmiştim. 1- Bu pis ortama nasıl düştü? 2- Sevgilisiyle niye ayrıldı ve ne oldu da ilişkilere olan bakış açısı değişti? İlk sorunun cevabını söylemesemde olur size çünkü tahmin ettiğim gibi bir şey olmamış. O yüzden çok üstünde durmaya gerek yok. İkinci sorumun cevabını anlatacağım bu yüzden.
Yurt dışına çıktığında ve psikolojisinin iyice bozulduğu dönemde sevgilisinden beklediği ilgiyi görememiş. Kız hep ondan ilgi beklemiş. Onsra'nın durumunu fark edemeyip ilgi beklemesi aşırı bencilce. Saat farkını düşünürsek her seferinde ilgi beklemek daha da bencilce. Anlayış göstermesi gerekirdi. Tabi herkes bu kadar ince düşünceye sahip olmadığından Onsra kendini daha kötü hissetmiş. Ayrılıp ayrılmamayı çok düşündüğünü söyledi. Bu konuda onu çok iyi anlayabiliyorum. Aynı mallık, aptallık bendede var çünkü. En son ayrılmaya karar verdiğinde kız "tamam" demiş. Hiçbir şey olmamış gibi, amacın ne kızım? Tabi böyle bir şey beklemediği için şoka girdi diye tahmin ediyorum. Ayrıldıktan sonra 1 saat boyunca wp aktifliğini kontrol etmiş ve her zaman aktif olmayan o kız ayrıldıktan sonra aktif olmaya başlamış. Zaten soğuk yapmasından anlaması lazımdı ama işte. İnsan sevince ve mal olunca fark edemiyor. Bu konuda anlayabiliyorum.
O andan itibaren bakış açısı değişmiş. "Şuan ilişki yapsam neyime yarayacak? Yine ayrılacağız, boşa zaman harcanmış olucak." falan dedi. Yani haksız da sayılmaz tabi. Bu yüzden pek bir şey demek istemedim.
Neden oraya çalışmaya gittiğinden bahsetti biraz. Kuzeninde kalıyormuş, bunu öğrenmiş oldum. Ailesine iyi bakmak istediğini söyledi. "Bu güne dek hep karşı tarafa değer verdim, arkadaşlarıma değer verdim. Kendime pek değer vermedim ve bazılarına hak ettiğinden fazla değer verdim." dedi. Tanıdık geldi mi? Bu aptallık çok tanıdık geliyor. Aaa bu şey değil mi ya, ben?
Artık kendine ve ailesine odaklandığını söyledi. Gülümsedim ama o görmedi. Görmesini isterdim. Bir anda bu kadar olgun düşüncelere sahip olduğunu görmek ve duymak tarifsiz bir his yarattı içimde. Onun adına mutluyum mu denir bu hisse bilmiyorum. Daha önce hiç öyle bir gülümseme sunmadığım kesindi ama. Gelecekteki eşine ve çocuklarına iyi bir hayat sunmak istediğini söyledi. Bunlardan bahsettiğinde de yine o gülümsemem vardı yüzümde. Keşke o hissin nasıl olduğunu tarif edebilseydim. İlk kez kelimelerimle tarif edemediğim bir duygu yaşadım. Gelecekteki eşi kim olacak bilmem ama umarım onun değerini bilen biridir. O gerçekten sahip olabileceği en mükemmel ilişkiyi sunabilecek tek kişi çünkü.
Bir ara beni övdü. Övdü derken benim hakkımda ne düşündüğünden bahsetti. Beklemediğim için şaşırdım. "Sen gerçekten güzelsin, kalbin çok temiz ve çok iyi birisin. Bana karşı bir kötülüğün olmadı ve biliyor musun? Seni yüz yüze hiç görmedim ama yüz yüze tanıdıklarımdan daha çok tanıyorum seni." dedi. İçimde oluşan tarifsiz his devam ederken sadece teşekkür edebildim. Bunu duymaya gerçekten ihtiyacım vardı çünkü her ne kadar çocuk ve arkadaşımın yalanına sürüklenerek onu aldatmış olsam da kendimi affedemiyordum. Aldattığımı yıllar sonra fark ettiğimde içime oturmuştu ve kendimden tiksinmiştim. Bu duyduklarım kendimi bu konuda affetmem için kilidin anahtarıydı.
6 yıldır tanıyoruz birbirimizi ama hiç yüz yüze görüşemedik. Her seferinde bir aksilik oluyordu. Bir ara yaşadığım şehre gelmiş ama bana ulaşamamış. Hesabımı bulamamış. Ne zaman geldiğini sordum. Kavgalı olduğumuz zaman gelmiş. Daha doğrusu benim ona aşırı sinirli ve kırgın olduğum zaman.. gitsem bile suratına tokatı yapıştırırdım ve her şey daha kötü olurdu. O benim için doğru kişi ama hep yanlış zamanlara denk geliyoruz. Doğru zaman yok mu hiç?
Daha sonra insan psikolojisinden konu açıldı. Psikoloji üzerine konuştuk biraz. İlk kez -Satürn'ü saymazsak- biriyle bu konuları rahatça konuşabildim biliyor musunuz? Üstelik aynı şeyleri düşünüyoruz. Sadece bazı noktalarda o daha farklı düşünüyor. Ben anlam veremediği noktalara kendi bilgilerimi eklediğimde mantıklı buldu tabi.
Bozuk psikolojinin gen olarak geçebileceğini söyledi. Bunu bildiğimi söyledim. "Bizim çocuğumuz olsa kesin psikolojisi bozuk olurdu." dedi. Daha önce hiç böyle bir şey düşünmemiştim çünkü çocuğumun olmasını geç biriyle evlenmeyi bile hiç düşünmediğim için bir anlık garip geldi bu cümle. Bir süre durup düşündüğümde hak verip güldüm. Hele Onsrayla evlenip böyle bir şey olsa kaçınılmaz sonu olurdu gelecekteki çocuğumuzun. "En azından annesiyle babası bu konuda ne yapması gerektiğini bilen insanlar olacak." dedim ve gülerek hak verdi. Onsrayla tanıştığımdan beri hiç bu şekilde varsayımlarda bulunmamıştım. En fazla ilişkimiz olsa varsayımı yapardık. Garip geldi o yüzden.
Biraz daha gülüp sohbet ettikten sonra artık uyuması gerektiğini söyledi. "Evet zaten birkaç saat sonra işe gideceksin." dediğimde şaşırıp "Sen nereden biliyorsun?" dedi. "E hani söylemiştin ya. Sen 9'da iş başı yapmıyor muydun?" dedim. Gülüp "Sen onları hatırlıyor musun?" dedi. Gülüp "Değer verdiğim biriyle ilgili böyle şeyleri unutacak değilim ya." dedim ve daha çok güldü. "Güzelce dinlen, bu arada sen gün içerisinde dinlendin mi?" dedim ve dinlenmemiş. O an kızıp gün içinde fırsat buldukça dinlenmesi gerektiğini söyledim. "Şimdi güzelce dinlen, güzelce uyu ve işe git." dedim. İyi geceler demek istedim ama iyi geceler cümlesinin bende fazla yarası olduğu için ne birine günaydın ne de iyi geceler demeyi seviyorum. Biliyorsunuz gerçi.
"İyi geceler." dedi ve bir an kaşlarımı çatıp dışarıya baktım. Orada hava karanlık ve gecenin 3 buçuğu olduğu için buradada öyle sanıyordu. "Bence asıl sana iyi geceler, hani burada sabah ya?" dedim ve gülüp "Doğru, o zaman sana günaydın." dedi. Gülerek kapattık telefonu. Bu uzun zaman sonraki en güzel sabahımdı.
Comments